Son güncelleme tarihi Ocak 22, 2021
Yöneticilerde bir çalışandır, onların da gelişmeye odaklı ve sürekli öz değerlendirme yaparak çalışması gereklidir. Başarı bir orkestranın tek bir ses çıkarması gibi ekip çalışması ile gelir. Hiçbir yönetici tek başına her şeyi bilemez ve yapamaz. Ekibini yönetmeyi, onları tutkulu ve istekli çalıştırmayı ve onlardan en yüksek verimi alacak yöntemleri bilmelidir ki, şirket için kendisinden bekleneni yönetime sürdürülebilir bir şekilde verebilsin. Oysa çoğu zaman yöneticilerin ya egosu, ya sahip olduğu mevkiinin gücü, ya da yetkinliğinin o mevkii için aslında yeterli olmaması bazı iletişim hatalarını yapmasına neden olur. Bu yazımda bunlardan önemli olan birkaç konuya değinmek istiyorum.
Yöneticilerin çoğu çalışanlarının şirket prosedürlerine uymalarına çok özen gösterirler. Prosedürler, müşterileri memnun etmek ve sizin hizmet kaliteniz için önemli gördüğünüz noktaları ölçümlemek için oluşturulmuştur.
Ancak prosedürler değişen rekabet ve müşteri isteklerine göre sürekli revize edilmelidir. Müşteriler prosedüre değil, sizden aldığı hizmetin süresine ve niteliğine bakar. Bu nedenle kurallara, prosedürlere yoğunlaşan yönetici, çalışanın yaratıcılığını ve inisiyatif alarak fark yaratmasını engeller.
Liderlik yapan yöneticiler hem iyi sonuç almaya, hem de çalışanlarının potansiyellerini kullanmalarına odaklanırlar. Bu nedenle prosedürlere takılmak yerine, müşterilerin en hızlı ve en kolay şekilde sonuç alacak yöntemlere odaklanmak önemlidir. Bunun için de çalışanların esnek, yaratıcı ve inisiyatif alarak çalışmalarına olanak tanımak gerekir. Liderler çalışanlarının işi nasıl yapacağına odaklanmaz, onlara yol gösterir ve kendi tarzlarını oluşturmalarına olanak tanıyarak istenilen sonucu getirmeleri için teşvik eder.
Yöneticilerimizin birçoğu aslında yetkinliğinin zayıf veya yetersiz olduğunu kabul etmez. Bu nedenle gelişime ve değişime kapalıdır. Geleneksel olan bu tür kişilikler, değişime normalden daha çok direnç gösterirler. Değişmeyi reddettikleri ana konular, genelde tutum, davranış ve iletişim eksiklikleridir. Bu eksiklikleri vurgulandığında çok agresif olurlar. Genelde ekibi ve çalışanı da bezdiren bu davranışlar, tamamen çığrından çıkmış yüksek ego ve liyakatsızlığın sonucudur:
Koltuğunun verdiği gücü nedeniyle iltifat,
Yalakalık ve biatı sevmesi, hep haklı çıkmayı istemesi
Yetki ve sorumluluk vermeyi güç kaybı sayması
Bilgi ve tecrübeyi paylaşmayı rakip yaratmak olarak görmesi
Çalışanına güvenmez, yoksa kontrolü kaybedeceğine inanır
Her şeyi bilirler, başka fikire, öneriye, eleştiriye ihtiyacı yoktur. Söylediği veya düşündüğünün yapılması yeterlidir.
Çalışanlardan uzak ve mesafeli durmak onlar için bir güç göstergesidir.
Çalışanlarını takdir etmek veya teşekkür etmek, çalışanı şımartmak demektir.
Oysa yöneticinin egosunu kontrol ederek çalışanına doğru tutum ve davranış sergileyerek örnek olması hem çalışanın verimliliğini artırır, hem de onların tutkulu çalışmasına neden olur.
Unutmayalım ki, “Davranışınız ne ise, siz O’sunuz! Koltuğunuzun gücü veya o anki yetki düzeyiniz sizi insan olmaktan alıkoyamaz”.
İlk yorum yapan siz olun